Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (K.S)

Mevlana'nın Evrensel sevgi anlayışı:

Mevlana’ya göre sevgi ve hoşgörü insanlık vasıflarındandır. Eşrefi mahlukat, emri Mevlana’da hayat bulur. Hayvanın bu kavramlardan haberi olmadığı gibi, bu duyguları yaşaması imkânsızdır. O bu konudaki düşüncelerini şöyle ifade etmiştir:
Sen âşık olmadıysan, sevgi nedir, bilmiyorsan; Yürü git, ot otla; eşeksin sen(Mektuplar:95).
Aşk, büyükler için bal, çocuklar için süttür. Aşk her gemiyi batıran istiap fazlası son yüktür (Mesnevi VI: 4032).
Nur ve kemal, helal lokmadan doğar. İlim ve hikmet, aşk ve merhamet helal lokma ile olur (Mesnevi I:1707).
Mevlana’nın sevgi anlayışı Yunus’un sevgi anlayışı ile örtüşür. Yunus, Yaratılanı sev, Yaratandan ötürü diyor. Mevlana’da aynı inci çizgiyi topluma aktarıyor. Allah insanı yaratıp ona ruhundan üfürdüğü için insan da Allah’tan bir eser taşımaktadır ve dolayısıyla onun yeryüzünde temsilcisidir. O sebeple Mevlana’nın nazarında kim olursa olsun, ister dinli ister dinsiz, ister kadın ister erkek, ister zengin isterse fakir olsun hepsi saygı değerdir. Bütün insanları bir gözle görmek ve ona saygı göstermek gerekir. Ayrıca insanlardan şikâyet etmek de doğru değildir. Çünkü Mevlana’ya göre, “Yaratıktan şikâyet, Yaratandan şikâyettir”(Mektuplar:136).
Mevlana’ya göre insan sadece dışını değil ondan daha fazla içini temiz tutmalıdır. Ancak o zaman olgun bir insan olabilir. Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol, hayat tarzı belki de günümüzde en çok aranan haslet haline gelmiştir. O bu konuda şunları söylemiştir: “Allah, sizin şekillerinize ve amellerinize bakmaz, kalbinize ve niyetlerinize bakar.”

Bugün toplumumuzda, insanlar arasında sevgi ve tolerans eksikliği bulunduğunu görüyoruz. Hemen bütün anlaşmazlıklar; sevgi, karşılıklı anlayış ile sona erdirilebilir. Yeter ki, birbirimizi gerçekten ve gönülden, karşılıksız olarak sevelim ve birbirimize hoşgörü ile yaklaşabilelim. 700–800 yıl önce toplumumuz Hz. Mevlana ile nasıl kimlik bulmuşsa, günümüzde de toplumumuzun onun hoşgörüsüne, sevgisine ihtiyacı var.
Mevlânâ ve Müzik-Semâ
İnsanlar varoluşundan itibaren elem ve neşede kendilerini ifade etmek için müzik ve raksı seçmişlerdir. Çünkü müzikte bölünmüşlük, ayrılmışlık, parçalanmışlık, kendini kaybetmişlik, bencillik ve yoksulluk yok, aksine kendini yitirmeksizin zenginleşme ve etrafına kendinden değerler katma, paylaşarak çoğalan bir sevgi, barış ve evrensellik vardır.

